Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
GALERİAnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Fıkıh nedir?

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Vefakar
HIZLI ÜYE
HIZLI ÜYE
Vefakar


Mesaj Sayısı : 130
Nerden : İstanbul'dan
Kayıt tarihi : 03/06/08

Fıkıh nedir? Empty
MesajKonu: Fıkıh nedir?   Fıkıh nedir? Icon_minitimeC.tesi 07 Haz. 2008, 1:22 am

FIKIH NEDİR?



Fıkıh (Fıkh) :

Bunun sözlük mânâsı, söz ve fiillerin amaçlarını kavrayacak şekilde keskin derin anlayıştır. Şu âyet ve hadis'lerde geçen ve bu kökten türemiş olan kelimeler böyle bir anlamda kullanılmıştır: "And olsun ki biz, cehennem için de bir çok insan ve cin yarattık. Onların kalbleri vardır, ama anlamazlar; gözleri vardır, ama görmezler; kulakları vardır, ama işitmezler, işte bunlar hayvanlar gibi, hattâ daha da sapıktırlar, işte bunlar gafillerin ta kendileridir." (A'raf:179) "Bunlara ne oluyor ki hiç bir sözü anlamaya yanaşmıyorlar."(Nisa:78) "Allah, kime hayır murad ederse onu din'de fakih kılar." (Buhari; İlim,10-13)

İşte bu, fıkh'ın sözlük mânâsıdır. İstilahî mânâsı da, bu mânânın pek dışına çıkmaz; gerçi bir özellik taşır ve şöyle tarif edilebilir: Fıkıh, şer'î-amelî hükümleri, tafsîlî (ayrı ayrı) delillerine dayanarak bilmektir. Buna göre fıkıh ilminin konusu iki kısımdan ibarettir:

1) Şer'î-amelî hükümleri bilmek. Dolayısıyla Allah'ın birliğini, Peygamberlerin gönderilişim ve Tann'dan aldıklarını tebliğ etmeleri gerektiğini, âhiret gününü ve bu günle ilgili şeyleri bilmek gibi itikadı hükümler, Fıkh'm istilahî mânâsına dahil değildir.

2) Her hükmün tafsîlî delillerini bilmek. Meselâ; "Selem" (Para peşin mal veresiye olmak üzere yapılan alım satım akdine "Selem akdi" denilir. (Çev.) Selem akdiyle bir satıştan söz edilirse, paranın akit zamanı teslim edilmesi gerekir diyebilmek için buna dair Kitab, Sünnet ve Sahabîlerin fetvalarından bir delil getirmek icab eder. Faizin azı da çoğu da haramdır deyince, buna dair de Kitab'tan bir delil zikretmek lazım gelir. Bu konuda ana paradan fazla olan herşey faizdir deniliyorsa, delil olarak; "Eğer tevbe ederseniz ana paranız sizindir, böylece hem haksızlık etmemiş, hem de haksızlığa uğramamış olursunuz." (Bakara:279) âyetini okumak gerekir. Haksız yere insanların mallarını yemenin haram olduğunu anlatan kimse; "Mallarınızı, aranızda haksız yere yemeyin..."(Nisa:29) âyetini sözüne eklemelidir. Demek ki fıkıh ilminin konusu, helal, haram, mekruh ve vâcib olma yönünden insanların işlerine ait hükümler ve bunların dayandığı delillerdir. (Prof. Dr. Muhammed Ebu Zehra, Fıkıh Usulü, sh:19-24. Ankara-1990 Terceme: Prof. Dr. A. Şener) A . AZİZ
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Vefakar
HIZLI ÜYE
HIZLI ÜYE
Vefakar


Mesaj Sayısı : 130
Nerden : İstanbul'dan
Kayıt tarihi : 03/06/08

Fıkıh nedir? Empty
MesajKonu: Geri: Fıkıh nedir?   Fıkıh nedir? Icon_minitimeC.tesi 07 Haz. 2008, 1:25 am

USÛLU'L - FIKIH

"Usulü fıkıh ilmi, şer'î hükümleri edille-i tafsiliyesinden, yâni: muayyen, müşahhas delillerinden istinbata vesile olan bir ilimdir. Başka bir tarif ile "şer'î hükümleri" şer'î deliller ile ispat haysiyetile bu hükümler ile bu delillerden bahseden bir ilimdir.

Meselâ: bey' helâldir. Bey'in bu helâl olması, bir hükmü şerîdir. Bu hükmü şer'î ise bir delili şer'î olan ( ...) âyet-i celilesinden istinbat olunmaktadır. İşte bize bu gibi istinbat yollarını vuzuh ile bildirecek olan, usulü fıkıh denilen yüksek bir ilimden ibarettir.

Fıkıh, ibadata, muamelâta, ukubata ait bütün şer'î meseleleri ihtiva eden, İslâm hukukunu vücude getiren malûmatın heyeti mecmuasıdır. Bunun mübtena aleyhi, istinatgahı, yegâne kaynağı da edille-i erbaa denilen kitabullah ile sünnet-i nebeviyeden ve icmaı ümmet ile kıyası fukahadan ibarettir. İşte bu dört esas, fıkhın usulünü teşkil etmektedir.

Maamafih ilmi usul, tefsir, hadis, fıkıh, belagat, lisaniyat, ilmi âdâb gibi birçok ilimler ile de alâkadardır, bu ilimlerden de istimdat eder, bu cihetle gayet geniş mevzuları daire-i tetkikine alır.

Hükmü şer'î, bizim gibi kulların fiillerine müteallik olup şarii mübinin hitabile sabit olan farziyet, vücub, nedb, ibaha, hıll, kerahat, hürmet, sıhhat, fesat, butlan gibi şeylerden herhangi biridir.

Meselâ: mükellef bir insanın yaptığı bir ibadetin farz veya vacib veya sünnet olduğuna ve akd eylediği bir muamelenin sahih, nafiz veya fâsid, gayri nafiz bulunduğuna ancak şarii hakimin o husustaki beyanile muttali oluruz.

Delili şer'î, kendisine sahih surette nazar edilmesi, bilinmesi, matlûp olan bir hükme insanı kavuşturan nazmı Kur'ânîden veya Sünneti nebeviyeden veya İcma' ile Kıyastan herhangi biridir. Meselâ : (kadınlardan size helâl olanlar ile evleniniz..) nazmı şerifi, bir şer'î delildir. Buna nazar edince izdivacın meşru, helâl bir muamelede olduğunu anlamış oluruz.

Kitap ile, yâni: Kur'anı mübîn ile Sünneti nebeviyyenin ihtiva ettiği delillere «edille-i semiyye» denir ki, bunlar, şarii mübinden sübutları ve birer hükmü şer'iye delâletleri itibarile şöylece dört kısımdır. Bu cihetle matlubu ispat bakımından kuvvetleri de mütefavittir.

(1) : Sübutu da, delâleti de kat'îdir. Bütün âyat-ı Kur'aniyenin sübutu kat'îdir. Çünkü en muazzam, mükemmel bir tevatür ile Resul-ü Ekrem'den kelâmı ilâhî olmak üzere menkuldür. Bunlardan müfesser ve muhkem denilen âyetlerin ise sübutları kat'î olduğu gibi delâletleri de kat'îdir.

(2) : Sübutu kat'î, delâleti zannîdir. Müevyel denilen âyetler ile tevatüren menkul olup elfazı müevvel bulunan hadisler gibi ki, bunların sübutları tevatür ile olduğu cihetle kat'îdir. Fakat lâfızları müteaddit mânâlara şâmil olduğundan bunlardan hangi birine delâletleri zannîdir.

(3) : Sübutu zannî, delâleti kat'îdir. Haberi âhad kabilinden olup elfazı, müfesser veya muhkem olan ahadis-i şerife gibi.

(4) : Sübutu da delâleti de zannîdir. Haberi ahaddan olup elfazı müteaddit mânâlar arasında müşterek olan ahadis-i şerife gibi." (Ö.Nasuhi Bilmen, "Hukukı İslamiyye ve Istılahatı Fıkhiyye" KAMUSU, C/1, sh:38-39. Bilmen Bas. ve Yay.1985.İst.)



Fıkıh ilmi usûlü, metodolojisi. Usûlü'l-Fıkıh; sözlükte, usûl ve fıkıh kelimelerinden meydana gelmiş bir terkiptir. Usûl, "asl" kelimesinin çoğuludur. "Kökler, asıllar, üzerine bir şey bina edilen şey" manalarınadır. Sözlükte, anlayış anlamına gelen fıkıh ise, din ıstılahında; "Tafsîlî delillerden çıkarılmış olan şeri-amelî hükümleri bilmektir" şeklinde tarif edilir. Buna göre usulü'l-fıkıh sözlükte; fıkhın asılları, fıkhın delilleri manasına gelmektedir. Usulü'l-fıkıh, ıstılahta "Müctehidin, şer'î amelî hükümleri tafsîlî delillerinden çıkarabilmesi için gerekli olan kural ve prensiplerdir" diye tarif edilmektedir. (Âmidî, el-İhkâm fi Usûlü'l-Ahkâm, c/l, sh:7 vd. Şâkiu'l-Hanbelî, İlmi Usûlü'-Fıkıh, 31 vd; Abdülvehhâb Hallâf İlmi Usfilü'l fıkh, 11; İbrahim Kâfi Dönmez, İslâm Hukuk Esasları, terc. 23, 24).

Bu tariflerden anlaşıldığı üzere usulü'l-fıkıh bir metodoloji ilmidir. Metotlarını belirlediği ilim ise fıkıhtır. O halde bu ilim fıkıh metodolojisi ilmi demektir. Bu ilme İslâm hukuk metodolojisi denilmesinin uygun olmadığı kanaatindeyiz. Çünkü fıkıh, sadece hukuk ilmi değildir. Hukuk, fıkhın bölümlerinden biridir. İslâm hukukunun çeşitli dalları fıkıh içerisinde ele alındığı gibi, ibadetler de fıkıh içerisinde yer almaktadır. Dolayısıyla ibadetle ilgili hükümlerin kaynaklardan çıkartılma metotları da usulü'l- fıkıh tarafından belirlenmektedir. Bilindiği gibi, İslâmî hükümlerin alındığı kaynaklar temelde ikidir. Bunlar Kûr'ân ve Hadistir. Fakat her meseleye ait hüküm Kur'ân ve Hadiste her zaman aynıyla mevcut ve açık değildir. Ya da Kûr'ân ve Hadisteki lâfızlar, emir, nehy, hass, amm vs. gibi değişik biçimlerde varid olmuştur.

Karşısına amelî bir problem çıkan müctehid, bu problemin dînî hükmünü ortaya koymak için Kur'ân'ı ve Hadisi araştırır. O mesele ile ilgili olan âyet veya hadisin ne tür bir kalıpta olduğunu araştırır. Mesela lafız emir kalıbı ile gelmişse, emrin vücup ifade ettiğini bildiren usûl kaidesini göz önüne alarak o hükmün farz olduğuna hükmeder. Cevabını açıkça bulamazsa, hükmü açıkça belirlenen benzer problemlere kıyasla, dinin temel ilkelerini göz önüne alarak ve daha başka temel kaidelerden yararlanarak bu problemleri çözüme kavuşturur. İşte müctehidin hüküm çıkarabilmek için yararlandığı kaideleri tesbit eden ve içeren ilme usulü'l-fıkıh (fıkıh usûlü) denilir. Demek oluyor ki; usulü'l fıkıh; müctehidin, Kûr'ân ve Hadisten hüküm çıkarabilmek için ihtiyaç duyduğu kural ve kaidelerden meydana gelen bir ilimdir. ( Hüseyin KAYAPINAR) Abdullah AZİZ
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Vefakar
HIZLI ÜYE
HIZLI ÜYE
Vefakar


Mesaj Sayısı : 130
Nerden : İstanbul'dan
Kayıt tarihi : 03/06/08

Fıkıh nedir? Empty
MesajKonu: Geri: Fıkıh nedir?   Fıkıh nedir? Icon_minitimeC.tesi 07 Haz. 2008, 1:27 am

USUL-Ü FIKIH İLMİNİN MAHİYETİ GAYESİ

"Usul-ü fıkh ilminin mevzuu, şer'î hükümleri ispata vasıta olmaları itibarile şer'î delillerdir. Bu ilimde bütün edillei şer'iyenin ahvâlinden bahsolunur. Kitabullah ile Sünnetin ve İcma' ile Kıyasın, hususî ve müşterek vasıflarından bahsetmek bu ilme aittir. Şöyle ki: Kur'anı Mübinin nazmı celîlile ahadisi şerifenin elfazı ınübarekcsi; hass, âmm, müşterek, müevvel, hakikat, mecaz gibi kısımlara ayrılır. Kezalik: ahadis-i şerife; mütevatir, meşhur, haberi ahad kısımlarına münkasim olur ve bunlar; emirleri, nehiyleri ihtiva eder. İşte bütün bunların ahvâlinden bahsetmek bu usul ilminin salâhiyeti cümlesindendir.

Meselâ: Başkasının muhterem, mütekavvim bir malını haksız yere elinden almak bir gasptır, asla caiz değildir. Çünkü bir âyeti kerimede: (Arapça metin) buyurulmuştur. Bu nazmı celîl ise bir delili şer'îdir, bir hücceti Kur'aniyedir, bununla başkasının malını haksız yere yemek nehy ediliyor. Bu nehy ise hürmeti, memnuiyeti icap eder. İşte usulü fıkh, bu gibi delillerden —böyle hürmeti veya sair bir hükmü şer'îyi müstelzim olması itibarile— bahsederek bunları mevzuu dahilinde bulundurur.

Usulü fıkhın gayesine gelince: bu pek mühimdir. Bu bir hikmeti İslâmiye ilmidir. Ahkâmı şer'iyenin hikmeti teşriiyesini gösterir, bunların anlaşılmasına yardım eder, insanın dünyevî ve uhrevî saadetine vesile olur.

Usulü fıkıh ilmi, Kur'an-ı Kerim'in nazmı lâtifine, ahadisi şerifenin mübarek elfazına hadimdir. Bu sayede şer'î delillerin mahiyetleri münkeşif olur, bunlardan şer'î hükümlerin nasıl istinbat olunduğu tebarüz eder. Bu sayede muhterem müçtehitlerimizin nasıl çalışmış oldukları anlaşılır, ne gibi delillere istinat ettikleri, aralarında münazara kaidelerinin ne veçhile cereyan etmiş olduğu görülür. İslâm hukukunun yüksek mahiyeti ve ne kadar yüksek, muntazam esaslara müstenit bulunduğu tecellî eder.

Yine bu ilim sayesinde lâfızların, ibarelerin havas ve mezayası anlaşılır, bunlar ile istihdaf edilen maksatlar taayyün eder, sözlerin inceliklerine, şer'î ve bediî vasıflarına ıttıla' mümkün olur.

Usulü fıkıh ilminin ihtiva ettiği usul ve kavait, yalnız şer'î delillere, hükümlere münhasır değildir. Bunlar, bütün muhaverata, kavanine, desatire kabili tatbik olduğundan bu sayede insanlarda hukuk fikri inkişaf eder. Hukuk bilgisi ilmî bir mahiyet kazanır, kanunları, nizamnameleri tanzim hususunda bu feyizli ilimden pek çok istifade edilir.

Son zamanlarda garp âlimleri; tarihlerde, kanunlarda, tecrübî ilimlerde ve sairede tatbik edilmek üzere (metodoloji = mantıki tatbikî) denilen mecmua-i usulü tedvin ederek ilim sahasında bir muntazam tedkik ve tenkit tariki vücude getirmişlerdir. İslâm âlimleri ise bundan bin iki yüz şu kadar sene evvel «usulü fıkh» ilmini tedvin etmişlerdir ki, bu güzide ilim, lisaniyata, rivayata, elfaz ve ibarâtın havas ve mezayasına, delillerin derece-i kuvvet ve za'fına ve saireye dair en mükemmel menahiç ve kavaidi cami bulunmaktadır. «Usulü hadis» ilmi de bu hususta ayrıca zikre şayandır. Artık bu usul ilminden hiç bir hukuk müntesibi müstağni olamaz." (Ö.Nasuhi Bilmen, "Hukukı İslamiyye ve Istılahatı Fıkhiyye" KAMUSU, C/1, sh:39-40. Bilmen Bas. ve Yay.1985.İst.)

"Fıkıh usûlü ilminin güttüğü gaye, kural ve nazariyelerini tafsîlî delillere tatbik etmek suretiyle şer'i hükümlere ulaşmaktır. Başka bir ifade ile, şer'i ameli hükümleri tafsili delillerinden çıkarabilmeyi temindir. Bu ilmin kaideleri sayesinde şer'î nasslar anlaşılır. Kapalı olan lafızların manaları bilinir. Aralarında çelişki olan lafızlar arasını bulma ve bunlardan birisini tercih imkanı elde edilir. Şayet kişi ictihad ehliyetine sahipse, yeni problemlerin dînî hükmünü ortaya çıkarmak için kıyas, istihsan, istıshab, örf vb. kaideleri kullanarak içtihatta bulunur. İctihad ehliyetini haiz değilse eski müctehidlerin çıkardıkları hükümlerden tahricler yaparak yeni meselelere cevap bulmaya çalışır. Buna da gücü yetmezse, müctehidlerin hüküm ve delillerini tam olarak kavrar. Müctehidin bu içtihada varırken hangi delile dayandığını ve bu delilden nasıl yararlandığını bilir. Böylece onların kendi kafalarından değil, belirli delillerden istifade ederek hüküm çıkardıklarını anlar ve o hükümleri daha bir gönül hoşluğu ile kabullenir. Kendi mensubu olduğu mezhebinin görüşü ile diğer imamların görüşleri arasında mukayese imkânı bulur. Hatta bunların delillerini de öğrenmiş olacağı için bunlar arasında tercih imkânına sahip olur. Çünkü, farklı görüşleri mukayese ve bunlardan daha kuvvetli olanını tesbit ancak bu görüşlerin dayandıkları delilleri ve bu delillerden nasıl hüküm çıkarıldığını bilmekle mümkün olur. Bunları bilmenin yolu da usûlül-fıkıh kaidelerini bilmektir."

( Hüseyin KAYAPINAR) Abdullah AZİZ
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Vefakar
HIZLI ÜYE
HIZLI ÜYE
Vefakar


Mesaj Sayısı : 130
Nerden : İstanbul'dan
Kayıt tarihi : 03/06/08

Fıkıh nedir? Empty
MesajKonu: Geri: Fıkıh nedir?   Fıkıh nedir? Icon_minitimeC.tesi 07 Haz. 2008, 1:33 am

İSLAM FIKHI'NIN ANA KAYNAKLARI

Aşağıda ki linke tıklayınız...


http://www.misak1.com/fikih/kayindex.htm
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Admin
Admin
Admin
Admin


Mesaj Sayısı : 151
Yaş : 44
Nerden : İSTANBUL
Kayıt tarihi : 02/06/08

Fıkıh nedir? Empty
MesajKonu: Geri: Fıkıh nedir?   Fıkıh nedir? Icon_minitimeC.tesi 07 Haz. 2008, 4:27 am

PAYLAŞIMLARIN İÇİN SAĞOL
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://dostvepaylasim.benimforum.org
 
Fıkıh nedir?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Siyer nedir?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: DİNİ BÖLÜM :: FIKIH-
Buraya geçin: